100. YILINDA 23 NİSAN VE ÇOCUK
Herkese merhaba. Ben Metin Abdullah Köle. İlk yazım ile sizlerleyim… Öncelikle ilk yazım olması nedeniyle sizlere kısaca kendimden bahsetmek istiyorum. Eğitim alanında yüksek lisans yapıyorum. Aynı zamanda voleybol antrenörü olarak özel bir kulüpte görev yapmaktayım. Hemşehrim olan Yiğit Yurtseven’in vesilesi ile sizlerleyim. Bu imkanı sunduğu için kendisine teşekkür ederken sizlere de keyifli okumalar diliyorum.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın bu yıl 100. yılını kutluyoruz. Her ne kadar Koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle sokaklarda, caddelerde vatandaşlarımızın ve geleceğimiz olan pırıl pırıl çocuklarımızın katılımı ile kutlayamasak da ülkemizin dört bir yanında bütün coşkusuyla kutlanacağından şüphemiz yok. Ülke olarak böylesi sıkıntılı bir süreçten geçtiğimiz bu dönemlerde özellikle bizi biz yapan, bir arada tutan ve birlik beraberlik yönünden güçlendiren günlerin önemi bir hayli artmaktadır. Ülkemiz için önem arz eden böyle bir tarihi günde bizler de ülkemizin geleceği olan çocuklarımız ile birlikte en güzel şekilde bu günü kutlayarak geleceğe dair ümitlerimizi korumaya devam edeceğiz…
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı tarihi simgelemektedir. İlk defa ”Çocuk Bayramı” olarak kutlandığı tarih ise 1929 yılı olmuştur. Bu bayramın çocuklara armağan edilmesi ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından gerçekleştirilmiştir. Her zaman çocuklara ve gençlere büyük değer veren Atatürk’ün bu bayramı çocuklara hediye etmesi dünyada eşine az rastlanır, takdire şayan bir durumdur. 100. yılını kutladığımız bu önemli günün yıl dönümünde bu ülke için canını feda eden, ebediyete uğurlanan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına rahmet diliyorum.
1929’dan itibaren her yıl takvimler 23 Nisan gününü gösterdiğinde bu önemli gün, ülkemiz çocukları tarafından büyük bir coşkuyla kutlanmaya başlanmıştır. İlerleyen yıllar içerisinde ise 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları ile Türkiye, dünyanın pek çok farklı ülkesinden çocukları da kucaklamaya başlamıştır. Artık 23 Nisan günü sadece Türk çocukları tarafından kutlanan bir bayram olmaktan çıkmış ve tüm dünya çocuklarını kucaklayan, geleceğe dair kardeşlik, barış tohumları ekilmesine vesile olan bir gün haline gelmiştir.
Ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, çocuklara her zaman değer veren bir lider olmuştur. O’nun çocuklara verdiği değer;
“Küçük hanımlar, küçük beyler…Sizler hepiniz, geleceğin bir gülü, yıldızı, bir bahtının aydınlığısınız. Memleketi asıl aydınlığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız”.
“Türk milletinin geleceği, bugünkü çocuklarının doğru görüşü ve yorulmak bilmeyen çalışma azmi ile büyük ve parlak olacaktır”.
“Beni ne zaman görmek isterseniz aynaya bakın. Siz Türk çocukları, benim bir parçamsınız, ben de sizin”. sözleri ile net olarak anlaşılmaktadır. Atatürk’ün yukarıdaki sözlerinde üzerinde durduğu çalışmak, çalışmak, çalışmak… Burada çok önemli bir noktaya vurgu yapılmıştır. Çünkü Atatürk’ün hayatı bu ülke için çalışarak, oradan oraya koşarak geçmiştir. Türk gençliği olarak biz de bu yolda aynı şekilde devam etmeliyiz. Tabii bu dediğim sadece basit şekilde ağzımızdan çıkan bir laftan ibaret olmamalıdır. Bu bağlamda çalışmak kelimesini yaşantımızın her alanında odak noktası haline getirebilirsek eğer kendimiz ve ülkemiz için en güzel olanı yapmış oluruz.
İçinde bulunduğumuz dünyada şu anda çeşitli sıkıntılarla beraber yaşamaya devam etsek de, önümüzdeki yıllarda en azından çocuklarımıza daha iyi, daha yaşanılır bir dünya bırakmak hepimizin asıl görevi olmalıdır.
Son yıllarda genellikle yeni nesilden sıklıkla şikayet ediyoruz. Çalışmayı sevmeyen, kolaya kaçan, sosyal medya ve teknolojik cihazlar içinde kendisini kaybeden bir nesil geldiğinden yakınıyoruz. Bu durum aslında sadece ülkemiz için geçerli olmamakla beraber bütün dünya için de geçerlidir. Çünkü artık içinde yaşadığımız dünya farklı bir boyuta doğru dönüşmeye başladı… Buna ister teknoloji çağı, ister dijitalleşme ya da başka bir ad verelim lakin sonuç değişmeyecektir… İnsanlık için teknolojiyi kullanmak artık her alanda kaçınılmaz hale gelmektedir Açıkçası teknolojinin bu kadar insan hayatını etkilemesine, insanları yönetir hale gelmesine sıcak bakmıyorum. Çünkü teknolojik dünyanın insanlık için git gide tehlikeli boyutlara varacağı konusunda şüphelerim oldukça fazla… Elbette bu süreçte teknolojiyi verim alabileceğimiz konularda, faydalı şekilde kullanmak ve çocuklarımıza da bu şekilde kullandırmak zorundayız. Aksi takdirde bu dijital çöplük, çocuklarımız ve gençliğimiz için dipsiz bir kuyu, olumsuz etki alanı olarak karşımıza çıkacaktır. Bu konuda toplumun fertleri olarak bizler iyi birer örnek olmalı, çocuklarımızı ona göre yetiştirmeliyiz.
Anne ve babalar da (ya da çocuğu yetiştiren yakın çevresi) bu konuda çocuğun yanında kendi yaşantısına da dikkat etmelidir. Ağlayan bir çocuğun eline telefon, tablet vererek susmasını sağlamak ne yazık ki son dönemlerde çok sık karşılaştığım bir durum. Bunları gördükçe üzülmemek elde değil… Henüz küçük yaşta çocukları bu şekilde teknolojik cihazlara emanet etmenin doğru bir davranış olmadığı kanısındayım. Temenni ediyorum ki çocukları ile beraber kitap okuyan, sosyal medyada “takılmak” yerine çocuğuyla sosyal aktiviteler yapan anne babalara daha sık rastlarız.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı özelinde, sizlerle karantina altında yaşadığımız bu özel günlerde birazda sohbet havasında 100. yılımızı kutlamak istedim. Her şeye rağmen gelecekten umutluyum ve sizin de geleceğe umutla bakmanızı isterim. Yazımızın sonuna gelirken sizlere evde kalın, sağlıcakla kalın diyorum. Gelecek yazımızda görüşmek üzere… Yaşasın “23 NİSAN!” diyerek sizlere Ali Püsküllüoğlu tarafında yazılan bir şiirle veda ediyorum.
Egemen bir milletin,
Coştuğu bir gündür bu.
Yurduma hürriyetin,
Koştuğu bir gündür bu.
Başımızda Atatürk,
Ülkümüz yüce Türklük,
Milletimin en büyük,
Sevdiği bir gündür bu.
Bugünleri gösteren,
23 Nisan’ı veren,
Büyük Atam diyor ki:
“Türk, çalış öğün, güven…”
Çok beğendim kaleminize sağlık
Çok teşekkür ederim.
Eline sağlık metin hocam
Teşekkür ederim Barış hocam. 👏