Beslenmede Romeo ve Juliet Etkisi
Merhaba. Ben Beslenme Uzmanı İpek Ezgi Öksüzoğlu. Bugün nasılsın? İyi olduğunu umut ediyorum.
Bugün sana bir aşk hikayesinden bahsedeceğim ve bu konu beslenmeye bağlanacak. Nasıl yapacağımı ben de pek bilmiyorum ama sen zaten bana güveniyorsun, biliyorum. Büyük aşk hikayelerinin mutlu sonla bitmemesi hepimizi üzse de buradan alınacak bazı dersler var. Bugün bunlara değinmek istiyorum.
Buraya kadar gelebildiysen aslında şanslısın demektir; çünkü bu, Yiğit’in yazımın romantik içeriğine isyan etmediği anlamına geliyor 🙂
Romeo ve Juliet – 5 Bin Yıllık Bir Hikaye
Çok eskiden beri Verona’da Montegü ve Kapulet adında, düşman iki zengin aile yaşarmış. Tesadüf bu ya, bir gün Kapulet’lerin balosunda Montegü’nün oğlu Romeo genç ve güzel Juliet ile karşılaşmış. Juliet’in akrabaları Romeo’nun kendi ezeli düşmanlarının oğlu olduğunu öğrenince aşıkları ayırmaya çalışmış. Romeo ve Juliet, gizlice evlenmeye karar vermişler. Buraya kadar her şey yolunda gibi değil mi ? Gelin bu evlilik üzerinden biraz inceleme yapalım.
Çiftlerin Beslenme Alışkanlıkları Nasıl Değişir ?
a. Aşkın yolu mideden mi geçer ? Peki ya karantinada ?
Sizin de yüz yılımızın Romeo ve Juliet’i olduğunuzu umarak muhteşem aşkınıza kavuştuğunuzu ve mesela karantinayı evde birlikte geçirdiğinizi düşünelim. Yeme alışkanlıklarınızın aranızda nasıl bir rezonans yarattığını hiç incelediniz mi? Eh, aşkın yolu mideden geçer demişler.
Birinizin diyette olması genellikle bir şey ifade etmez, o diyet illa ki bozulur 🙂 Yeni bir çiftseniz yemek maharetlerinizi ona sergilemeye meraklı olabilirsiniz veya birlikte verilen siparişler cömertçe paylaşılmaya başlar. Belki partnerin yemeğinizi size yedirmesi gözünüzden kalpler çıkartabilir. Kabul edelim ki hepimizin biraz ilgiye ihtiyacı var 🙂
Doğal olarak, partner et yemeyi seviyorsa birden et size güzel gelmeye başlar. Hiç aklınızda yokken kekler, pastalar havada uçuşmaya başlamış olabilir. Çünkü birlikte yemek yemek insanları birbirine bağlar. Bu bağlanma öyle yoğun olur ki kendi beslenme disiplininizden çıkıp, sevgi okyanusunda yüzerken bel bölgesindeki yağlanmanızın adı bile ‘love handles’ oluverir; birden ortaya çıkan göbeğiniz ise huzurlu bir yastık olarak değerlendirilir.
Bence şükran duymalısınız çünkü aşk biterken ilk etkiler yine yemek üzerinde görülür. Artık beraber yemeğe çıkmazsınız veya aynı masada daha az bir araya gelmeye başlarsınız. Sessiz bir gerginliği herhalde hepimiz bir kere de olsa deneyimlemişizdir. Yine de içinizi karartmak istemem belki de muhteşem ilişkiniz, beslenme alışkanlıklarınızı karşılıklı olarak bir disipline sokar. Yani umarım 🙂
b. Ona kavuşmam imkansız !
Karantinada birlikte aralıksızca ev yapımı ekmek ve kek gömmek size nasip olmadıysa üzülmeyin, yalnız değilsiniz. Hikayemizin kahramanları Romeo ve Juliet de aynı kaderi paylaşmışlardı. Sizin Corona karantinasında ayrı diyarlarda oluşunuz gibi, kader de Romeo’yu saçma bir sebepten sürgüne gönderip Juliet’inden ayırmıştı. Hey, buraya kadar takip edebildiyseniz mendilleri hazırlayın, acıklı kısma geçiyoruz.
Romeo’ya Juliet’i sevmesi yasaklanınca onu daha da arzu eder olmuştu. Her dakika Juliet’i düşünüyordu, acı içindeydi. Bir yerden tanıdık geldi mi? Hani yememeniz gerektiğinde şu bitmeyen çikolata krizleri, karbonhidratı kısınca burnunuza sürekli gelen baget ekmek kokusu gibi mesela. Artık her yerde size yasaklı olanı görmeye ve kokusunu duymaya başlarsınız.
Gördüğünüz gibi Romeo ve Juliet’in kötü kaderi bu noktada hepimizi bir şekilde yakalıyor. Yasaklananın cazibesi hem aşkta hem de beslenmede iş başında. Sizi bilmem ama ben aşkta da beslenmede de özgür olmanın ve yasaklara nanik yapmanın gücüne inanıyorum. Neyse ki bilim adamları da benimle aynı fikirde olmalılar ki ‘yasak’sız beslenme programlarının daha başarılı olduğunu pek çok kez çalışmalarında gösterdiler.
‘’ Seviyorsan Git Konuş Bence ’’
Kısacası, hayatı cesurca yaşa. Yasaklara ve engellere inanma, seviyorsan git ye bence. Sana bunu sağlayan bir beslenme programın olsun. Her şey özgürken daha güzel. Mutluyken hedeflerine daha kolay ulaşırsın.
Ayrıca seviyorsan da git konuş. Çağımızda Romeo ve Juliet’lere her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. O yüzden bu hikayeyi alın ve birlikte baştan yazın. Sonu öyle mutlu olsun ki, tarih sizi yazmasa bile hepimiz hatırlayalım.
Görüşmek üzere…
”Kısacası, hayatı cesurca yaşa. Yasaklara ve engellere inanma, seviyorsan git ye bence. Sana bunu sağlayan bir beslenme programın olsun. Her şey özgürken daha güzel. Mutluyken hedeflerine daha kolay ulaşırsın.” perfect FINAL…. DİYECEĞİM O KADAR…
Girls power baby 💪🏻
Yine her zaman olduğu gibi yazını bir çırpıda okuyup bitirdim. Eline sağlık İpek harika bir yazı olmuş..
Gerçekten çok faydalı bir yazı kaleme almışsın İpek, düşüncelerine sağlık. Dediğin gibi “Her şey özgürken daha güzel. Mutluyken hedeflerine daha kolay ulaşırsın.” Hedeflerimize özgürce güzel yemekler yiyerek ve mutlu olarak ulaşmak ümidiyle 😋