Sevmek Üzerine İki Kelam Etmek
“Sevgi”, insanın henüz dünya ile tanışmamışken ilk karşılaştığı kavram olabilir mi? “Sevgi”, bizim gelişimimizden başlayarak, saçlarımızın beyazlayıp, belki de adımızı zor hatırlayacağımız dönemlere değin var olacak bir duygu, çokça mana yüklü bir kelime. Şüphesiz ki yaşadığımız süre zarfında da mutlaka var olacak emsalsiz güzelliktir. Hadi biraz hem zamane hem de geçmiş sevgi anlayışlarına değinelim o halde.
“Ne söylenmişse sevmek üzerine hepsi sizedir.” demiş en sevdiğim şairlerden Turgut Uyar. Daha da büyük anlamlar katarak devam ettirmiş dizelerini “Bütün güzel şiirlere uygundur her yeriniz”. İnsan böyle güzel dizeleri okuma şansını yakalayınca eski bir zaman dilimine yolculuk yapıp, bir günlüğüne dahi olsa bunları yazma inceliğine sahip kişiler tarafından hunharca sevilmek istiyor. İnce düşünmek, naif bir kişiliğe sahip olmak zayıflık sayılıyor ne yazık ki yaşadığımız bu çağda. Oysaki iletişim kurabilmenin bu kadar kolay olduğu ve dijital çağın kapımızı çaldığı bu dönemlerde bazı insani duygularımızı kaybetmemiz ne kadar da korkutucu olur. Peki nasıl oluyor da egolarımız sevgimizden ağır basıyor? Tüm şarkılara, romanlara, filmlere belki de düşlerimize konu olan sevgi, bu kadar hafife alınacak bir olgu mu? Biz neden gem vuruyoruz böyle değerli bir kavrama? Sorarım hepimize?
Günümüzde çağdaş batı toplumlarında yozlaşan sevgiyle iç içeyiz. Sevgileri o kadar hoyratça yaşıyoruz ki insanları eşya niyetine kullanıyoruz. Benliğimiz her şeyin önüne geçiyor, bir de git gide değer yargılarımızı kaybediyoruz sanki. Sevmek öyle kolay bir iş değil halbuki çok amaçlı zor bir sınav. Modern sevgide ne var ki? “Seni seviyorum” gibi dillere pelesenk olmuş iki kelimelik bir cümleden ibaret. Sevgiyi çok basite indirgeyerek, gündelik koşuşturmalardan dengemizi kaybederken hiç düşünme fırsatı bulamamıştık belki de uzun süredir. Bu süreci kaybettiğimiz değerleri geri kazanmak için önemli bir fırsat olarak görebiliriz, yeter ki isteyelim.
Birini pencere kenarına çiçek koyacak kadar çok sevmekten ziyade çok anlamak gerektiğine inanlardanım. Karşınızdaki insan sevmenin yolu mutluluğu sizinle yakalayamamışsa bile hayatının bundan sonraki döneminde mutlu olmasını içten dilemekten geçer. Yazımı Behçet Necatigil’in “Sevgilerde” şiiri ile noktalamak istiyorum.
“Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız sizi yanlış tanıdı
Bitmeyen işler yüzünden
Siz böyle olsun istemezdiniz.
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular kalbinizde kaldı.”
Sevgiyle kalın,güzel insanlar.
Ağzına, eline, gönlüne sağlık. Su gibi akıp gitti
Çok güzel bir yazı olmuş sevginin anlamını çok güzel özetlemişsin emeğine sağlık 🙂
Kalemine sağlık çok güzel anlatmışsın sevgiyi🌸
Harika bir yazı olmuş emeğine sağlık
Sabırsızlıkla sonraki yazıyı bekliyorum <3
Kalpten etkileyen bir yazı. Eline, emeğine, düşünce yapına sağlık Sedacım. Kalemin bol olsun🖋:)
Ağzına sağlık..
Her zaman anlatmak istediklerini en içten kaleme alan birisin, severek okudum, devamını bekliyoruz 🙂
Süpersin, daha güzel anlatılamazdı herhâlde 🙂 yenilerini sabırsızlıkla beklemekteyim :I
cok guzel olmuss♥️
cok guzel olmus eline saglik
Şahane bir yazı . Kaç kere okudum ♥️
Ahh ne de güzel anlatmışsın… hasret kaldık sıcak, içten bir gülümsemeye, samimi sevgilere… ❣️Sahi sevgi neydi?
“Birini pencere kenarına çiçek koyacak kadar çok sevmekten ziyade çok anlamak gerektiğine inanlardanım” eline saglik 🥺