Sporda Başarı ve Disiplin
Herkese merhaba. İlk yazımdan kısa bir süre sonra ikinci yazım ile sizlerleyim. İlk yazımda sizlere kısaca kendimden bahsetmiştim. Bu yazımda sporda başarı ve disiplin konusu üzerinde duracağım. Bir voleybol antrenörü gözüyle bu konu hakkında bilgi vererek fikirlerimi belirteceğim.
Spor, insanlık tarihi kadar eski bir olgudur. Tarih içerisinde zamanla değişim ve gelişim göstererek günümüze kadar farklı evrelerden geçerek gelmiş ve günümüzde dev bir endüstri halini almıştır. İnsanlar günümüzde spora çok fazla vakit ayırmaya başlamışlardır. Bu durumun nedenlerinden birisi de insanların artık daha bilinçli bir hale gelmesi ve küçüklüğünden itibaren sporla daha içli dışlı yetiştirilmeye başlamasıdır. Spor branşlarının alt yapı faaliyetleri artık çok yaygınlaşmış durumda. Büyük şehirler başta olmak üzere bütün Anadolu şehirlerinde spor kulüpleri, spor okulları ve gençlik spor il müdürlüklerine bağlı faaliyet gösteren birçok organizasyona rastlamak mümkündür. İmkanların bu seviyeye getirilmesi elbette çok güzel bir durum. Ama seksen beş milyondan fazla nüfusu olan bir ülkede profesyonel anlamda elit seviyede sporcular çıkaramamamız üzerine çok şey söylenebilir. Bir yerlerde hata yapıyoruz…
Sporda bireysel yetenek çok önemlidir. Lakin tek başına yetenek kesinlikle yeterli değildir. Sporcunun iyi bir eğitim alması, doğru bir antrenörle çalışması, alt yapıdan itibaren kişiliğinin ve karakterinin yerine oturmasında çok önemlidir. Çünkü spor yapan kişide kendine güven, bilinç ve farkındalık, sosyalleşme gibi unsurlar iyi seviyelere ulaşır. Ayakları yere sağlam basan bir birey yetişir aynı zamanda…
Alt yapıdan itibaren çocuklara verilen eğitim sadece yapılan spor branşına ait olmamalıdır. Eğitimin ahlaki, sosyolojik, psikolojik ve insani boyutlarına da dikkat edilmelidir. Yendiği zaman rakibi ile tokalaşan, ona saygı gösteren, yenildiği zaman gidip rakibini tebrik eden sporcular yetiştirmek gerekir. Takım içerisinde birbirine bağlı, her zaman saygılı, dürüst, güven duygusu veren, çalışmayı seven, arkadaşını kıskanmayan ve disiplinli sporcularla beraber olmak her zaman özel ve güzel bir ortam oluşturur. Dolayısıyla bu saydığımız unsurlar başarı için birer etkendir.
Sporda başarı hiç bir zaman kendiliğinden elde edilemez. Dışarıdan bakıldığında herkes sizi sadece müsabakadaki performansınızla yorumlayacak, eleştirecektir. Ama buz dağının görünmeyen kısmını sizden başka kimse bilemez. Sizin hangi zorluklarla mücadele ettiğinizi, imkansızlıklara rağmen imkanlarınızı yaratmaya çalıştığınızı en iyi siz bilirsiniz. Kendinize her zaman inanın !
Yukarıda başarı için önemli bazı kavramları sıralamıştık. Bu kavramların elbette hepsi önemlidir. Ama özellikle burada disiplin konusuna dikkat etmek gerekiyor. Çünkü bir ortamda disiplin olmazsa her türlü kaosa, huzursuzluğa ve başarısızlığa yol almaya başlanmış demektir. Disiplin dediğimiz kavram sporcular tarafından farklı algılanabiliyor. Özellikle profesyonelliğe geçememiş sporcularda disiplin dediğiniz zaman korku, baskı ve sert davranma gibi kavramlar çağrışım yapabilmekte. Aslında bu kavramlar birbirinden çok farklıdır. Disiplin bir takımda ya da bireysel spor yapan kişide başarının gelmesi için çok önemlidir. Çünkü disiplin ile çalışmak birbirini tamamlayan iki kavramdır. Disiplinli ve doğru, düzgün şekilde çalışabilirseniz hedeflerinize illa ki ulaşacaksınızdır. Özellikle takım sporlarında, takımın oyuncuları kazanmak için birbirine muhtaç olduğu için herkes birbirine karşı sorumludur.
Antrenmanlara devamlı katılan, bilinçli bir şekilde sorumluluklarının farkında olarak çalışan sporcular müsabakalara geçildiği zaman maksimum performanslarını sahaya yansıtırlar. Disiplinden uzak, antrenmanlarda ”öylesine” çalışan sporcular ise takımlarını geriye çekerler ve gerektiği anlarda arkadaşlarına, antrenörüne ve takımlarına bir faydaları olmaz. Dolayısıyla ilerleyen süreçte bu sporcuların o takımda yeri de olmaz.
Spor dünyamızda iz bırakan eski milli basketbolcu İbrahim Kutluay bir röportajında kendi gençlik dönemlerinden bahsetmekte. Uzun bir yazı olmasına rağmen çok ilgi çekiciydi. Milli basketbolcu o röportajında şöyle diyordu:
”Antrenman olduğu zaman salona herkesten önce giderdim ve herkesten sonra çıkardım. Antrenörüm antrenman sonunda içeri gelir ve beni de çıksın diye salonun ışıklarını kapatırdı. O gittikten sonra ben tekrar salona girip antrenmanımı yapmaya devam ederdim. En son salonun ışıklarını ben kapatıp giderdim…” İşte böyle… Bir İbrahim Kutluay kolay yetişmiyor elbette. Günümüzde ne yazık ki antrenmanı bitirdiğiniz anda salonda genellikle kimse kalmıyor. Kalan sporcularda zaten kendisini belli ediyor.
Şimdiki genç sporcularda bu şekilde durumlara rastlamak biraz zor… Antrenmana antrenöründen sonra gelen, gelse bile kafası antrenmanda olmayan, verilen sorumlulukları tam anlamıyla yerine getirmeyen ve sadece anlık kazanımlar peşinde olan sporcularınız varsa başarı beklemek hayal olur. O yüzden bu tarz durumlarla karşılaşmamak için sporculara belli bir disiplin içerisinde yetiştirmek gerekir. Bu disiplini verirken elbette antrenmanda eğlenmek, gülmek, şakalaşmak vb. durumlar olmasın demiyorum. Lakin ortamın ciddiyeti düştüğü anda o antrenmandan da aldığınız verim düşmektedir. Çünkü genç sporcularda odaklanma sorunu baş göstermekte ve ortamda fazlasıyla eğlence olursa kafaları dağılmakta. Antrenmana yoğunlaşamayan sporcunun da kendisini geliştirmesi çok zordur. Çünkü antrenmanda döktüğünüz ter maçta size güzel hareketler, galibiyet olarak geri döner. Antrenmanda dökülmeyen ter ise maçta göz yaşı olarak size geri döner. Ya antrenmanda ter dökeceksiniz ya da maçta göz yaşı.
Tercih sizin ! 😉
Başarılı olmanın bir yolunun da disiplinli olmaktan geçtiğini çok güzel anlatmışsınız. Tebrik ederim 👏👏
Çok teşekkür ederim. 🙏